Yedigöller, İstanbul'dan yaklaşık dört buçuk, Ankara'dan ise üç saat uzaklıkta yemyeşil bir bölge. Ama bu doğa harikasına varmak için bu sürenin yaklaşık 1,5 saatini çok bozuk bir orman yolunda geçirmeyi göze almanız gerekiyor.
İstanbul'dan Yedigöller'e gitmenin en kolay yolu, ücretli otoyoldan ve Bolu şehir merkezi üzerinden. Bolu'ya geldikten sonra Yedigöller tabelalarını takip etmeniz gerekiyor.
Ankara'dan gelenlerin ise otoyoldan Yeniçağa sapağından girip, Mengen üzerinden gitmeleri daha kolay.
Biz giderken Mengen yolunu tercih ediyoruz. Yeşilin her tonunun içinde yolculuk ederken, yol kenarında Türkiye'yi karavanla dolaşan Hollandalı bir çifte rastlıyoruz.
Yedigöller yolunda mola veren çift, dere kenarında ellerinde kitapları huzurlu ortamın tadını çıkarıyor. Biraz ısındıktan sonra da dereye gitmeyi planlıyorlar.
Biz biraz sohbet edip, Hollandalı çifti kitapları ile başbaşa bırakarak yolumuza devam ediyoruz.
Yedigöller Milli Parkı, 550 hektarlık bir alan. Vadiler arasındaki Büyükgöl, Seringöl ve Nazlıgöl gibi 7 tane göl, çeşit çeşit ağaçlarla çevrili.
Yedigöller 1965 yılından beri milli park olarak koruma altında, çünkü yaklaşık 200'ün üzerinde bitki ve onlarca hayvan türüne ev sahipliği yapıyor.
Yedigöller'in çevresindeki 47 bin hektarlık alan yaban hayatı koruma sahası. Geyik, karaca ve kurt gibi hayvanlar için özel alanlar tahsis edilmiş. Bu bölge ayrıca Türkiye'nin en güzel karışık doğal ormanlarından biri.
Milli parkta piknikçiler için ayrılmış ahşap masalar ve barbekü bölmeleri var. Ancak yiyecek ve içeceklerinizi mutlaka yanınızda getirmeniz gerekiyor.
Yedigöller'de bazı belirlenen alanlarda kamp yapma imkanı bulunuyor. Ayrıca konaklamak isteyenler de bungalow tipi evleri tercih edebiliyor.
Kampçılar buraya çadırları ve oltalarıyla geliyor. Deringöl ve Büyükgöl'de balık tutmak serbest. Ancak bu balıklar gölün doğal ortamında yetişmiyor. Yedigöller Alabalık Tesisleri'nde üretilip, oltacılık yapmak isteyenler için göle bırakılıyor.
Eğer tüm erzağı yanınızda getirirseniz, Yedigöller'in içindeki bungalowlarda doğayla başbaşa bir haftasonu geçirebilirsiniz. Bunun için Orman Bölge Müdürlüğü'nden yer ayırtmanız gerekiyor. Gecelik ödemeniz gereken ücret ise 50 YTL. Ancak bölgenin hemen hiçbir yerinde cep telefonlarının çekmediğini de hatırlatalım.
Yedigöller'den dönüşte Bolu şehir merkezinden geçen yolu tercih ediyoruz. Mengen yoludan daha kısa olsa da keskin virajlar ve kötü orman yolu biraz insanın tadını kaçırıyor.
İstanbul'a doğru yola çıkıyoruz ama Yedigöller pek öyle günübirlik gelinebilecek bir yer değil. Bu yüzden Bolu'da bir gece konaklamak iyi bir fikir olabilir. Biz de yol üzerinde Yurdaer Otel'de bir mola veriyoruz.
Yurdaer Otel bildiğiniz otel ya da restoran konseptlerinden çok farklı, son derece özgün bir yer. Zaten burası bir mutfak sanatları merkezi. Aynı zamanda ressam ve gurme olan Yurdaer Bey'in resimleri otelin her yanında görülebiliyor. Zaten buraya da sanatseverler ve Türk mutfağını tanımak isteyenler geliyor. Amaç unutulmuş Türk mutfağını yaşatmak. Ticari bir kaygıları yok.
Yurdaer Otel 53 odasıyla konaklamak isteyenlere de hizmet veriyor. Ama daha da önemlisi burada, unutulmuş ve yaşayan binlerce Türk yemeğini gerçek tadı ile tatma imkanınız var. Biz de misk-i amberli demirhindi şerbeti ile başlayan ve kahkuleli kahve ile biten nefis yemekleri tatıktan sonra bu leziz yiyeceklerin tadı damağımızda yola koyuluyoruz.
10 Şubat 2011 Perşembe
Yedigöller - Bolu
Kategoriler:
Bolu,
göller,
günübirlik,
karadeniz bölgesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)